Gökyüzünde Sınıf Ayrımı: Uçakta Eşitsizlik ve Yolcu Öfkesi
CIVIL AVIATION
Son zamanlarda uçakla seyahat eden yolcularda öfke nöbetlerinde artış yaşandığı gözlemlenmektedir. Bu durum ticari faaliyet gösteren havayolu şirketlerinin odaklandığı, önem verdiği bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Sık sık karşımıza çıkan bu durumun birden fazla nedeni olabilmektedir. Bu bağlamda bu sebepleri araştırırken karşılaşmış olduğum bir makalede dikkatimi çeken bir konuyu bu hafta blog yazımda yazarak siz değerli Neo Cockpit ailesine aktarmak istedim.
Öncelikle “air rage” kavramını araştırdım, Akademik literatürde “air rage” olarak karşımıza çıkan kavram, Türkçe’de havada/uçakta öfke nöbeti olarak çevrilmekte. Sektörel jargonda kural dışı yolcu (unruly passenger) olarak karşımıza çıkmaktadır. ABD merkezli Harvard ve Kanada merkezli Toronto üniversitesinden Katherine A. DeCellesa ve Michael I. Norton tarafından yapılan “Physical and situational inequality on airplanes predicts air rage” adlı çalışmada uçakta yaşanan yolcu öfke nöbetlerinin sebebinin modern yolcu uçaklarında bulunan sınıf temelli ayrım ve eşitsizlik olduğuna dikkat çekilmiş.
Air rage
Uçakta öfke nöbeti; uçak yolcularının saldırgan veya düzensiz davranışlar sergileyerek, mürettebat üyelerini ve diğer yolcuları tahrik etmesi ve uçuş güvenliğini tehlikeye atmasıyla karakterize edilen bir tür anti sosyal davranıştır. Bu tür olaylar yolcular ve mürettebat için travmatik durumlara yol açabilmektedir. Ayrıca havayolu şirketleri için maliyet ve itibar açısından ciddi zarar verici sonuçlar doğurmaktadır. Uçakta yaşanan öfke nöbetinin sebeplerini düşündüğümüzde kalabalık ve dar ortamlar, alkol, kimyasal ve uyuşturucu madde kullanmak, uçuşun gecikmesi gibi sebeplerden olduğunu düşünmekteyiz. Bu çalışmada sanılanın aksine yazarlar farklı bir görüş sunmaktadır. Yazarlara göre, modern yolcu uçakları, yolcular için yapılan sınıf ayrımlarını (economy, business, first class), sınıf temelli toplumun sosyal mikrokozmosunu yansıttığını ifade etmektedir. Bu durumun, hem uçağın fiziksel tasarımı olarak (first class cabin) hem de uçağa biniş prosedürleri gibi (economy ve first class yolculara uçağa biniş ve uçaktan iniş esnasında aynı şartların sunulmaması “boarding location”) durumsal farklılıklar ile yolcularda eşitsizlik algısını tetiklediği düşünülmektedir. Eşitsizlik algısı yolcuda anti sosyal (başkalarına zarar veren olumsuz, çoğunlukla saldırgan davranışlar) davranışlara sebep olabilmektedir. Çünkü bu tip fiziksel ve durumsal eşitsizlikler , bireylerin sosyoekonomik hiyerarşideki statülerinin ön plana çıkmasına sebep olmakta, bu nedenle bireylerin antisosyal davranış gösterme olasılığı artmaktadır. Yapılan araştırmalar uçakta yaşanan öfke nöbetlerinin, eşitsizlik faktörünün fiziksel olarak mevcut olduğu ekonomi sınıfında daha yaygın olduğunu söylüyor. Ayrıca eşitsizliğin durumsal olarak daha belirgin olduğu durumlarda hem ekonomi hem de first class ‘ ta görüldüğünü söylemektedir. Bir diğer araştırmada ise yüksek sosyal sınıfa ait bireylerin daha bencil, kendini hak sahibi gören ve küçümseyici olduğu belirtilmektedir. Okumuş olduğum makalede ise yazarların hipotezi; first class cabin bulunan yolcu uçaklarında öfke nöbetlerinin yaşanma ihtimalinin sadece ekonomi sınıfı bulunan uçaklara göre daha fazla olacağı yönünde.
Araştırmacılar bu çalışmayı gerçekleştirirken birkaç yıl boyunca (2010’lu yıllar) 1 - 5 milyon arası uçuş gerçekleştiren büyük bir uluslararası havayolu şirketine ait tüm "air rage" olaylarının bulunduğu veri tabanını (yaklaşık 1500-4000 arası vaka) iki değerli lojistik regresyon analizi ile incelemişler. Sadece uçuş esnasında yaşanan vakalar incelenmiştir. (Havayolu şirketinin kimliği belli olmasın diye veriler aralıklı verilmiş). Araştırmacılar, uçak içi öfke olaylarını (air rage) analiz ederken olasılık oranlarını (odds ratio) kullanmışlar.
Çalışmada bağımlı değişken: uçakta air rage olayı olup olmaması olarak belirlenmiş. Ayrıca
Koltuk aralığı (seat pitch, yani bacak mesafesi)
Koltuk genişliği (seat width)
Gecikme süresi
Kabin alanı büyüklüğü
Uçuşun uzunluğu
Uçaktaki koltuk sayısı
Uçuşun iç hat veya dış hat olması
faktörleri kontrol edilmiş.
Çalışmada İstanbul–Londra ve Paris–Berlin gibi her kalkış-varış çifti ayrı bir “küme” olarak değerlendirilmiş. Bu sayede aynı rotadaki benzer uçuşların sonuçları birbirini etkilememiş. Analizde, uçuşun yapıldığı bölge (örneğin Kuzey Amerika, Avrupa, Asya) sabit bir kontrol değişkeni olarak eklenmiş. Veri setindeki uçuşların yaklaşık %46’sında first class bölümü var yani neredeyse yarı yarıya dengeli bir dağılım var. Bu durum veri setinin güvenilir olduğunu göstermektedir. Uçağa orta kapıdan binilmesi durumu sadece first class bulunan uçaklarda gözlemlenmiş. Araştırmanın veri setinde 150–300 farklı havaalanı (kalkış + varış) var. Toplamda 500 ila 1.000 farklı uçuş rotası analiz edilmiş. Yani araştırma oldukça geniş bir coğrafi kapsama sahip.
Araştırmacılar ilk olarak her 1000 uçuşta kaç kez ve hangi kabin sınıfında öfke nöbeti yaşandığını incelemiş. Buna göre; eğer uçakta first class varsa, ekonomi sınıfındaki yolcularda daha sık öfke patlaması yaşandığı tespit edilmiş. First class bulunan uçuşlarda her 1000 uçuşta 1,58 vaka, first class olmayan uçuşlarda 0,14 vaka yaşandığı tespit edilmiştir. First class yolcularda hava öfkesi oranı ise 0,31 olarak gözlemlenmiş. Yani, first class bulunan uçaklarda ekonomi sınıfındaki öfke olayları 10 kat daha fazla görülüyor. Bulgular araştırmacıların hipotezleri ile örtüşmüş. Araştırmacılar başka faktörleri de incelemeyi ihmal etmemiş bu bağlamda kontrol değişkenleri olabileceğini varsayarak kabin alanı, uçuş süresi, uçuş gecikmesi ve uçuşun yurt içi veya yurt dışı olması gibi faktörleri de incelemişler. Ekonomi sınıfında kabin alanı büyüdükçe, uçuş süresi uzadıkça, uçuş gecikmesi yaşanan uçuşlarda ve yurtiçi (domestic) uçuşlarda hava öfkesi olayı daha sık görülmüş. İlginç bir şekilde koltuk aralığı ve koltuk genişliği faktörlerinin hava öfkesi ile ilgili anlamlı bir ilişkisi tespit edilmemiş. First class’ta: koltuk sayısı arttıkça, kabin alanı büyüdükçe, uçuş süresi uzadıkça hava öfkesi olaylarının arttığı tespit edilmiş. Ancak gecikme süresi, koltuk genişliği veya uçuşun uluslararası olup olmaması anlamlı fark yaratmıyor.
Fiziksel Eşitsizlik Hipotezi:
Fiziksel eşitsizlik hipotezine göre, eğer uçakta first class bölümü varsa, ekonomi sınıfında uçakta öfke nöbeti olasılığı 3,84 kat daha fazla oluyor. Gecikme süresinin etkisi ile karşılaştırılırsa, first class varlığı, öfke olasılığını artırma bakımından 9 saat 29 dakikalık uçuş gecikmesine eşdeğer bir etki yaratıyor.
Durumsal eşitsizlik hipotezi
Durumsal eşitsizlik hipotezine göre, uçağa ön kapıdan (first class’tan geçerek) binmek ekonomi sınıfında uçakta öfke nöbeti olasılığını 2,18 kat artırıyor. Bu etki 5 saat 58 dakikalık bir gecikmenin yarattığı öfke düzeyine eşdeğer. Aynı durum first class yolcuları için de geçerli economy yolcuları ön kapıdan biniş yaparsa, first class’ta air rage olasılığını 11,86 kat artırıyor.
Yolcu davranışları
Araştırmada yolcu sınıfları arasındaki davranış türleri arasındaki farklar da incelenmiş First class yolcularının öfke olayları genellikle “kaba davranış”, “aşırı öfke gösterme” gibi agresif biçimlerde oluyor (%36,3). Ekonomi sınıfındaki olaylar ise daha çok “duygusal patlama” (%6,2) şeklinde gerçekleşiyor. YaniYüksek statüdeki yolcular öfkelerini açık ve sert şekilde gösteriyor. Daha düşük statüdeki yolcular ise duygusal kontrolünü kaybedip ağlama, bağırma gibi davranışlar sergiliyor.
Sonuç
Son yıllarda sınıf bazlı oturma düzeni kabin içerisinde yaygın hale gelmiştir. First Class koltukların payı toplam koltuk sayısına oranla git gide artmaktadır. Eşitsizlik ve sınıfa dayalı uçak oturma düzeni artmaya devam ettikçe, hava öfkesi vakalarının da benzer şekilde artmasının olası olduğu çalışmada ifade edilmektedir. Fiziksel ve durumsal faktörler sınıfa özgü antisosyal davranışlarla ilişkilendirilmiştir. Uçaklarda sınıf ayrımı (first class, business, ekonomi) görünür olduğunda, ekonomi sınıfındaki yolcular daha fazla öfke davranışı göstermektedir. Eşitsizliğin fiziksel ve sosyal olarak görünür hale gelmesi, insan davranışlarını olumsuz etkiliyor. Yani sorun sadece koltuk mesafesi değil; adalet duygusu ve sosyal statü algısı da yolcu psikolojisini derinden etkilemektedir. Bu çalışma, “air rage” olaylarını sadece kişisel sabırsızlık veya stresle açıklamıyor; farklı bir perspektifle toplumsal hiyerarşi ve eşitsizlik algısının uçak içi davranışlara nasıl yansıdığını deneysel verilerle ortaya koyuyor. Burada bir konuya daha açıklık getirmek istiyorum: Yaşadığımız Dünya da rekabet her geçen gün artmakta ve toplumun birer parçası olan işletmeler de bu rekabette sürdürülebilir başarı sağlayabilmek için karlılık oranlarını artırmak zorunda. Şüphesiz first class, business gibi kabin içi sınıflar havayolu şirketlerinin başarıyla yürüttüğü, karlılık oranlarının hayli yüksek olduğu başarılı bir pazarlama stratejisinin ürünleridir. Havayolu şirketleri için karlılık her ne kadar önemli olsa da emniyet ve güvenlik faktörü havacılıkta daha büyük önem arz etmektedir. Kural dışı yolcular ise kabin ve kokpit ekibinin, karşılaşmak istemediği bir durumdur. Uçakta bir yolcunun yapacağı kural dışı eylem emniyet açısından bir kaza ile sonuçlanabilir. Ancak insan faktörünün yüksek derecede etkili olduğu hizmet sektörlerinde bu tip durumlar kaçınılmazdır. Diğer yandan, hayatın içinde sosyal sınıf farkları sadece havacılık sektöründe karşımıza çıkmamaktadır. Örneğin otel rezervasyonu yapacağımız zaman farklı sınıf ve kategorilerde odalar karşımıza çıkmaktadır. Bir futbol maçını stadyumda izlemek istersek aynı şekilde farklı kategori, farklı fiyatlarda biletler göreceğiz, günlük hayatın içinde bu tip sınıfsal farklar aslında sıkça karşımıza çıkmakta. Havacılık sektöründe bu durumun bu kadar kritik öneme sahip olması ise güvenlik ve emniyet faktörüyle ilgilidir. Tabii bu durumda makro çevre koşullarının da etkisinden bahsetmek mümkün. Gelir eşitsizliğinin yaygın olduğu, enflasyon oranlarının yüksek olduğu, yerli para biriminin değer kaybettiği ülkelerde toplum içinde sınıfsal farklar daha belirgin ve keskin bir şekilde görülmekte. İncelemiş olduğum çalışma belirli bir ülkede belirli bir havayoluna ait veriler ile yapılmış. İleride bu çalışma multi disipliner perspektifle iktisat, psikoloji, havacılık bilim dallarının ortak çalışması ile makro ölçüde ülkeler ve flag carrier (bayrak taşıyıcı) bazlı yapılarak geliştirilebilir. Bu sayede ülkedeki gelir eşitsizliği verileri üzerinden uçaklarda yaşanan öfke nöbetleri ile ilişkili modeller kurulabilir. Bu durum sadece ekonomi ile de açıklanamaz bir de psikolojik ve vicdani yönden incelenmesi gerekir. Kapitalist sistem bize bir şekilde görünmez kast sistemi mi yarattı? Kendi adımıza bu soruyu sorgulamamız lazım. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kaynakça:
DeCelles, K. A., & Norton, M. I. (2016). Physical and situational inequality on airplanes predicts air rage. Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America, 113(20), 5588–5591. https://doi.org/10.1073/pnas.1521727113